
Çin Hakkında Bunları Biliyor Musunuz?
1) YÜZÖLÇÜMÜ BAKIMINDAN DÜNYANIN EN BÜYÜK 4. ÜLKESİDİR
Çin, yüzölçümü açısından dünyanın dördüncü en büyük ülkesi olup, devasa kara sınırlarıyla Asya kıtasının merkezinde geniş bir coğrafyaya yayılır. Rusya, Kanada ve ABD’den sonra gelen Çin; doğuda sarp kıyılardan batıda zorlu çöllere, kuzeyde sert iklimlerden güneyde verimli vadilere kadar uzanan eşsiz bir coğrafi çeşitliliğe sahiptir. Bu geniş alan, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparak Çin’in kültürel ve politik zenginliğinin temelini oluşturmuştur.
2) ÇİN’İN YÜZÖLÇÜMÜ TÜRKİYE’NİN 12 KAT BÜYÜKLÜĞÜNDEDİR
Çin’in yüzölçümü 9.596.960 kilometrekareyi bulur ve bu genişliğiyle Türkiye’nin yaklaşık 12 katı büyüklüğündedir. Böylesine devasa bir kara parçası, Çin’e hem iklim hem de coğrafya açısından büyük bir çeşitlilik kazandırır; aynı anda kutup soğukları da yaşanır tropikal sıcaklıklar da. Bu büyüklük, Çin’in tarih boyunca farklı kültürleri ve toplulukları aynı sınırlar içinde barındırabilmesine de zemin hazırlamıştır.
3) ÇİN’DE 100’DEN FAZLA ŞEHRİN NÜFUSU 1 MİLYON ÜZERİNDEDİR
Çin, hızla büyüyen devasa şehirleriyle dikkat çeker; ülkede 1 milyondan fazla nüfusa sahip 100’ü aşkın şehir bulunmaktadır. Bu sayı, dünyanın birçok ülkesinin toplam nüfusunu aşan kentleriyle Çin’in nasıl bir kentsel dev haline geldiğinin en güçlü göstergelerinden biridir.
4) DÜNYANIN EN KALABALIK 20 ŞEHRİNDEN 5’İ ÇİN’DE BULUNUYOR
Dünyanın en kalabalık 20 şehri listesinde Çin, 5 şehirle yer almaktadır. Bu şehirler, ülkenin hızlı ekonomik büyümesi, sanayileşmesi ve iç göçü sayesinde büyük nüfus artışları yaşamıştır. Pekin, Şanghay, Guangzhou gibi metropoller, sadece nüfus yoğunluğu değil, aynı zamanda küresel ticaret ve kültür merkezleri olarak da öne çıkmaktadır.
5) 1980 – 2015 ARASINDA SHENZHEN NÜFUSU 58.000’DEN 10.7 MİLYONA ÇIKMIŞTIR
1980 ile 2015 yılları arasında Shenzhen’in nüfusu 58.000’den 10.7 milyona çıkarak olağanüstü bir büyüme göstermiştir. Bu hızlı nüfus artışı, Shenzhen’in 1980’de özel ekonomik bölge olarak ilan edilmesiyle başlayan büyük dönüşümünün bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yatırımların artması, sanayileşme ve iş imkanlarının çeşitlenmesi, şehri sadece Çin’in değil, dünyanın en önemli ticaret ve teknoloji merkezlerinden biri haline getirmiştir.
6) MACAU 1999’DA ÇİN’E GERİ VERİLMİŞTİR
Macau, 1887’den 1999’a kadar Portekizliler tarafından yönetilmiş ve bu süre zarfında bölge, Avrupa’nın Asya’daki önemli ticaret limanlarından biri olmuştur. 1999 yılında, Hong Kong’un Çin’e geri verilmesinin ardından, Macau da Çin’e geri verilmiştir. Ancak, Çin’e bağlı özel yönetim bölgesi statüsü kazanarak, kendi yerel yönetimini ve ekonomik sistemini koruma imkanı bulmuştur. Macau, tarihsel bağları ve kültürel mirasıyla, Doğu ile Batı arasında köprü işlevi gören benzersiz bir yer olarak kalmaya devam etmektedir.
7) ÇİN DÜNYA’NIN EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK ÜÇÜNCÜ NOKTASINA SAHİPTİR
Çin, dünyanın en yüksek ve en düşük üçüncü noktalarına ev sahipliği yapmaktadır. Everest Dağı, deniz seviyesinden 8,848 metreye kadar yükselirken, Turpan Havzası ise -154 metreye kadar alçalır. Bu zıt yükseklikler, Çin’in coğrafi çeşitliliğini ve doğal zenginliklerini gözler önüne serer. Everest’in muazzam yüksekliği, bölgedeki dağcılık ve keşif tarihini şekillendirirken, Turpan Havzası’nın derinliği ise Asya’nın en sıcak ve en kuru yerlerinden birini oluşturur.
8) DÜNYADAKİ TREN RAYLARININ %65’İ ÇİNDEDİR
Dünya genelinde toplamda 41.222 kilometre hızlı tren rayı bulunurken, bunun 26.869 kilometresi Çin’de yer almaktadır. Bu da, Çin’in küresel hızlı tren altyapısının yaklaşık %65’ini oluşturduğu anlamına gelir. Çin, devasa coğrafyasını ve yüksek nüfus yoğunluğunu dikkate alarak, hızlı tren ağını büyük bir hızla genişletmiş ve modern ulaşımın öncüsü olmuştur. Bu gelişme, ülkenin ulaşım verimliliğini artırırken, aynı zamanda ekonomik büyüme ve turizme de büyük katkı sağlamaktadır.
9) YAZ-KIŞ SAATİ UYGULAMASI YOKTUR
Çin’de yaz-kış saati uygulaması bulunmamaktadır. Ülke, 1986 yılında yaz saati uygulamasını kaldırmış ve tek bir zaman dilimi kullanmaya karar vermiştir. Bu durum, geniş coğrafi alanına rağmen Çin’in yalnızca Pekin Zamanı (CST) kullanmasını sağlar. Çin’deki bu sistem, zaman dilimindeki birliğin sağlanmasını amaçlasa da, doğu ve batı arasındaki gün ışığı farkları nedeniyle bazı bölgelerde günlük yaşamda zorluklar yaşanabilmektedir.
10) YAKLAŞIK 4600 ALIŞVERİŞ MERKEZİ BULUNUYOR
Çin’de yaklaşık 4.600 alışveriş merkezi bulunmasına rağmen, bu sayı, dünya genelindeki toplam alışveriş merkezlerinin yarısına denk gelmektedir. Çin, hızla büyüyen orta sınıfı ve tüketim odaklı ekonomisiyle, alışveriş merkezlerinin sayısını sürekli artıran bir pazar haline gelmiştir. Büyük şehirlerden kırsal alanlara kadar her yerde yer alan alışveriş merkezleri, sadece alışveriş değil, eğlence, kültür ve sosyal yaşam alanları olarak da önemli bir rol oynamaktadır.
11) DONDURMA M.Ö. 200 YILINDA ÇİN’DE BULUNMUŞTUR
Dondurma, aslında Çin’de bulunmuş ve M.Ö. 200 yılına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Çinli imparatorlar, karla karıştırılmış süt ve meyve karışımlarını bir arada kullanarak soğuk tatlar yaratmışlardır. Bu erken dönem dondurmalarının, günümüzün popüler tatlısının temellerini attığı düşünülmektedir. O zamandan günümüze, dondurma dünya çapında sevilen bir tatlı haline gelirken, Çin, bu lezzetli icadın tarihsel kökenlerine sahip olmayı sürdürmektedir.
12) DÜNYANIN EN KORKUNÇ DEPREMİ ÇİN’DE YAŞANMIŞTIR
Dünyanın en korkunç depremlerinden biri, 1556 yılında Çin’i sarsmış ve yaklaşık 830.000 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Shaanxi bölgesinde meydana gelen bu felaket, geniş bir alanda yıkıma neden olmuş ve büyük şehirleri yerle bir etmiştir. Depremin şiddeti, bölgenin yapısal zayıflıkları ve nüfus yoğunluğu nedeniyle daha da artmıştır. Bu trajik olay, Çin’in tarihindeki en büyük doğal felaketlerden biri olarak kayıtlara geçmiştir.
13) ÇİN SEDDİ’NİN İNŞASI 22 YÜZYIL SÜRMÜŞTÜR
Çin Seddi’nin inşası, yaklaşık 22 yüzyıl süren bir süreçtir ve bu devasa yapı, farklı hanedanlıklar tarafından zamanla inşa edilmiştir. İlk temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılan Çin Seddi, Qin Hanedanı döneminde birleştirildi ve Ming Hanedanı zamanında bugünkü haline yakın bir şekle kavuştu. Bu uzun süreçte, inşaat tekniklerinin evrimi ve bölgesel stratejiler de önemli rol oynamıştır. Çin Seddi, sadece askeri bir savunma hattı değil, aynı zamanda Çin’in tarihi boyunca sürekliliği ve direncini simgeleyen bir yapıdır.
14) 56 FARKLI ETNİK GRUP BULUNMAKTADIR
Çin, 56 farklı etnik grup ve topluluğun bir arada yaşadığı bir ülkedir. Bu çeşitlilik, Çin’in kültürel zenginliğini ve sosyal yapısını şekillendirirken, her grup kendi dilini, geleneklerini ve yaşam biçimlerini sürdürür. Han Çinlileri, ülkedeki en büyük etnik grup olmasına rağmen, Uygurlar, Tibetliler, Miao ve Zhuang gibi diğer topluluklar da önemli bir kültürel mirasa sahiptir.
15) 30 MİLYON İNSAN MAĞARALARDA YAŞAMAKTADIR
Çin’in Shaanxi bölgesinde, yaklaşık 30 milyon insan, geleneksel olarak mağaralarda yaşamaktadır. Bu benzersiz yaşam biçimi, yerel halkın tarihsel olarak zorlu coğrafi koşullara uyum sağlamak amacıyla geliştirdiği bir yaşam tarzıdır. "Yao" adı verilen bu mağara evler, sıcak yaz aylarında serin, kışın ise sıcak tutan doğal yalıtımlarıyla dikkat çeker. Modernleşme ile birlikte bu geleneksel yapılar yerini modern konutlara bırakmaya başlasa da, bazı bölgelerde hala mağara evlerinde yaşayan insanlar bulunmaktadır.
16) KIRMIZI MUTLULUĞUN SEMBOLÜDÜR
Çin kültüründe kırmızı, mutluluğun, şansın ve refahın sembolü olarak kabul edilir. Bu yüzden özellikle düğünlerde gelinler kırmızı kıyafetler giyer ve davetliler de kırmızı aksesuarlar tercih eder. Kırmızı, aynı zamanda kötü ruhlardan korunma ve iyi dileklerin gerçekleşmesi için güçlü bir renk olarak görülür. Düğünler gibi özel günlerde bu renk, çiftin hayatlarının yeni başlangıcında şans ve mutluluğu çekmek amacıyla tercih edilir.
17) BEYAZ YAS RENGİDİR
Çin'de beyaz, yasın ve ölümün rengi olarak kabul edilir. Bu gelenek, Çin kültüründe ölülerin ruhunu onurlandırmak ve yaşamın geçici olduğunu hatırlatmak amacıyla beyaz giyilmesini simgeler. Cenazelerde, taziyeler sırasında insanlar genellikle beyaz giysiler tercih eder, çünkü bu renk, ölümün ciddi ve saygı gerektiren bir olay olduğunu vurgular.
18) TÜM PANDALAR ÇİN’E AİTTİR
Pandalar, yalnızca Çin'e ait olarak kabul edilir ve bu sevimli yaratıklar, Çin'in kültürel ve doğal mirasının önemli bir parçasıdır. Çin hükümeti, panda koruma çabalarını dünya çapında desteklerken, diğer ülkelerdeki zoolojik parklarda bulunan pandalar aslında Çin'den "ödünç" alınmış sayılmaktadır. Bu ödünç verme uygulaması, doğadaki pandaların korunması amacıyla yapılan bir işbirliği olarak, Çin’in çevre koruma ve biyolojik çeşitliliği sürdürme çabalarının bir parçasıdır.
19) FACEBOOK, TWITTER, INSTAGRAM ÇİN’DE YASAKTIR
Çin, internet üzerindeki bazı büyük sosyal medya platformalarını ve web sitelerini yasaklamıştır. Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve Google gibi siteler, Çin'in sıkı internet denetimi ve "Büyük Çin Duvarı" olarak bilinen dijital güvenlik önlemleri nedeniyle erişilememektedir. Bunun yerine, Çin'e özgü platformlar ve arama motorları devreye girmiştir.
20) EN ZOR BULUNAN KAN GRUBU: PANDA KANI
Çin’de RH negatif kan, son derece nadir görülen bir özelliktir; nüfusun sadece %0.3’ü RH negatife sahiptir. Bu oran, dünya genelinde nadir bulunan bu kan türünün, Çin'de "pandalar kadar nadir" olduğu şeklinde eski bir söze yansımıştır. Bu benzetme, RH negatif kanın kıtlığına dikkat çekmek amacıyla kullanılmış ve zamanla "Panda Kanı" olarak anılmaya başlanmıştır. Panda, Çin’e özgü bir simge olduğundan, bu benzetme RH negatif kanın da Çin için ne kadar özel ve değerli olduğunu vurgulamaktadır.
BONUS: GEZGİN NÜFUS SAYISI
Çin’de uluslararası seyahat için pasaport sahibi olan kişi sayısı, toplam nüfusun sadece %8.7’sini oluşturur ve bu rakam yaklaşık 120 milyon kişiye denk gelmektedir. Çin, büyük bir nüfusa sahip olmasına rağmen, pasaport sahibi olanların oranı dünya genelindeki bazı ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Bu durum, ekonomik sebepler, seyahat yasakları ve uluslararası bağlantıların sınırlı olması gibi faktörlerle açıklanabilir.